Çocukluğumda rahmetli dedem “FISTIĞIM PAYİTAHTI”derdi “OSMANİYE” için. Önceleri anlamamıştım ama daha sonra Türkiye’de en fazla “YERFISTIĞI” Osmaniye’de yetiştirildiğini öğrenince ne demek istediğini anlamıştım. Benim doğup büyüdüğüm Adana-Karaisalı-Döşekevi Köyünde de yerfıstığı yetiştirilirdi; hala da yetiştirilmeye de devam ediyor. Yetiştirilmeye devam ediliyor da fıstığın hasat zamanı Osmaniye’den gelen tüccarlar fıstığı toptan alır ve fıstığın naklinin Osmaniye’ye gelmesini sağlar. Fıstık Karaisalı’da da çıksa veya Türkiye’nin herhangi bir yerinde de çıksa “FISTIK BORSASI” Osmaniye’de, fıstığın işlenmesi ve dünyaya yayılması Osmaniye’den olmaktadır.
Fıstık Borsası Osmaniye’de olması, Osmaniye’nin Türkiye ve Dünyada tanınmasın için önemli bir faktördür, hatta birinci faktördür beklide. Bu faktörün layıkıyla değerlendirilip değerlendirilmediğini, Osmaniye’nin tanıtımında faydalı olup olmadığını bilemem ama yeterince faydalanılamadığı kanaatindeyim. Sözün burasında YERFISTIĞInın adının “OSMANİYE YERFISTIĞI” olduğunu da belirtelim.
Osmaniye yerfıstığının yüzde kırkını üretip hemen hemen tamamını pazarlarken Türkiye’de tüketilen “TURP”un da yaklaşık yüzde seksenini karşıladığını da belirtmeliyim. Osmaniye’mizin güzel ilçesi Kadirli’de Türkiye’de TURPun payıtahtı dense yeridir.
Osmaniye’de KARATEPE kilimleri dünyada dokunan en güzel kilimlerden ve beklide birinci sırayı alır. Yeter ki pazarlaması yapılabilsin.
Aslantaş Barajı ve orada bulunan harabeler dünyanın en eski medeniyet kalıntılarından olduğu da bilinmektedir. “Aslantaş Açık Hava Müzesi” araştırmacıları ve tarihin güzelliklerini seven ve koruyan insanları bekliyor. Açıkhava müzesini gezerken aynı zamanda eşsiz manzarasıyla Aslantaş Baraj Gölünün güzellikleri içinde kendinizi kaybedeceksiniz. Tarihin güzellikleriyle sarhoş olurken tabiatın güzelliğini de kendinizi bulacağınıza eminim.
Osmaniye’den çıkıp Aslantaş Barajı ve Karatepe istikametine doğru yol alırken Kesmeburun Köyünü geçer geçmez yolun sağ ve sol yanında size tarihi harabelerin bizleri ziyaret etmeyecek misiniz der gibi boyun büktüğünü göreceksiniz. İsterseniz az ileriden sağa dönüp Antalya’da turistlerin akınına uğrayan tarihi Açıkhava tiyatrosunun aynısının burada da olduğunu görüverirsiniz. Görüverirsiniz de burada üç beş meraklıdan başka kimseyi bulamazsınız. Bazen öğrenci gezileriyle yüzleri gülse de tanıtını yapılamadığında bir türlü istenilen alaka gösterilmez. Antalya’daki açık hava müzesine turist akını olurken Osmaniye’de bulunan KASTABALA’da birkaç turistin olması düşündürücü benim için.
Osmaniye’nin KALELER ŞEHRİ unvanının bulunduğunu söylemek unutulur mu hiç? Elbette unutulmaz ve unutulmamalı. Toprakkale, Anavarza Kalesi, Hemite Kalesi bilinen kaleler olsa da; tanıtımı ve ulaşım imkânları sağlandıktan sonra daha onlarca kalenin olduğunu görmek mümkün. Maalesef Osmaniye’de turizm potansiyeli açısından kalelerin de değerlendirilemediğini belirmek istiyorum.
Osmaniye’ye Kaleler Şehri unvanının yanında bir de YAYLALAR ŞEHRİ unvanının verildiğini belirtmeliyim. Osmaniyeli dağlara sevdalı, ağaca sevdalı, yeşile sevdalı. Osmaniyeli dağlardan şırıl şırıl akan suya sevdalı. Osmaniyeli bu sevda uğruna yaz kış fark etmez fırsatını bulduğu zaman kendisini dağlara atar. Hele kar yağmaya görsün dağlara… Osmaniyeli o zaman bir başka keyifli, bir başka neşelidir. Mangalını alan karların üzerinde mangal keyfinin sefasını sürer. İşte bunu içinde Osmaniye’de dağlar tamamen yaylalıktır. Osmaniye’de yaylaların şahı ise “ZORKUN” Yaylası’dır. Zorkun Yaylası yaz aylarında nüfus olarak büyükşehirlere baş kaldırır. Zorkun Yaylası talihsizdir, yetimdir, gariptir nedense. Zorkun Yaylası bakımsızdır bir bakıma. Evler üst üste yığılmış tahtadan, sokaklar daracık iki araba sığmaz. Çok şükür ki bu sen Zorkun Yaylasının suyunun bol olacağı söyleniyor. Kadir başkanın yaptırdığı su depoları ve açtırdığı su kuyuları halkın yüzünü güldüreceğe benziyor… Osmaniye’de Zorkun’dan başka onlarca yayla var. Mitisin, Fenk, Cebel, Gökçepınar vs. bunlardan sadece bir kaçı. Yaylalar bakımından Osmaniye’ye “YAYLALAR ŞEHRİ” ünvanın verildiğini de bilmeliyiz.
Osmaniye su kaynakları bakımından da haklı bir üne sahip. Güzel insan Mustafa EROĞLU’nun haklı bir benzetmesiyle; “Zemzemden sonra en tatlı su” Osmaniye’de çıkan kaynak sularıdır. Ayran, Öz Ayran, Ayran Öz, Bahçe Pınar vs. güzel ülkemin her köşesinde arana ve içmek için tercih edilen sular olduğunu belirtmeliyim.
Osmaniye yarım saatte yayla veya yarım saatte denize gidilebilecek güzel bir belde. Gündüz denize gir, akşam olduğu zaman yaylaya çık serin serin uykunun keyfini çıkar…
Osmaniye Batıdan doğuya uzana devlet karayolunun geçiş noktasında bulunmaktadır. Doğudan Batıya kilit bir konumdadır. Yine Türkiye’mi Ortadoğu tabir edilen Müslüman Arap ülkelerin bağlayan Adana-İskenderun-Hatay ve Cilvegözü sınır kapısına giden yol da Osmaniye’den geçer. Ayrıca Demiryolu ulaşımı bakımından da Adana-Antep demiryolu Osmaniye’den geçer. Adana-İskenderun Demiryolu’da yine Osmaniye’den geçer. Havayolu bakımından bütün komşu illerde Havayolu bağlantısı vardır. Maraş, Gaziantep, Adana ve Hatay’a hemen aynı uzaklıkta olması bakımından istenilen ilden havayolu ulaşımından faydalanılabilmektedir. Osmaniye’ye havaalanının yapılamaması Osmaniye’nin ve Osmaniyelilerin siyasi bakımından sahipsiz olduğunu söylemek durumundayım.
Osmaniye son zamanlarda zeytin üretiminde söz sahibi olmaya başlamıştır. Osmaniye’de üretilen zeytinyağları aranan yağlar durumundadır.
Osmaniye’de Kırmıtlı Kuş Cenneti ayrı bir güzelliktir. Kuşların güzelliklerini izlemek isteyenler için Kırmıtlı Kuş Cenneti sizleri bekliyor demek durumundayım.
Osmaniye kültür insanlarıyla da ayrı bir konuma sahiptir. Çocuk Edebiyatı dendiği zaman akla gelen ilk isim Bestami YAZGAN Osmaniye’nin gurur kaynağıdır. Ayrıca Şair ve yazar Tayyip ATMACA, şair Mehmet AVŞAR, şair Salih Sefa YAZAR, şair Ahmet DOĞRU, Yazar Osman KARATAŞ vs. de Osmaniye’mizin gurur kaynaklarıdır.
Kendisini bir türlü sevemediğim ünlü yazar Yaşar KEMAL, ünlü sinema yönetmeni Abdurrahman KESKİNER, şarkıcı Ümit BESEN de gurur kaynaklarımızdır.
Osmaniye’mizin asıl gurur kaynağı Bilge Lider Doç. Dr. Devlet BAHÇELİ olsa gerekir. Gidilen her yerde Osmaniyeliyim veya Osmaniye’denim dendiği zaman Devlet BAHÇELİ’nin memleketi mi diye sorulmaktadır. Başka bir söyleyişle Osmaniye Milliyetçi- Ülkücü Hareketin liderinin memleketidir ve Devlet Bey bizim Bilge Liderimiz, gurur kaynağımızdır.
Yazıyı fazla uzatıp okuyucuyu sıkmayalım ve başlığa dönelim. Sevgili Ali İMAT haber sitesinin adını “SEKSENİNCİ ŞEHİR” koymuş. Seksen Osmaniye’nin plaka numarası olunca ben bu başlığı “SEKSEN İNCİ ŞEHİR” şeklinde anlıyorum. Yani “80 İNCİ ŞEHİR” demek “OSMANİYE(80) İNCİ ŞEHİR” demek şeklinde yorumluyorum. Belediyemiz ve sevgili başkanı Osmaniye’miz için “MUTLU ŞEHİR” diyor ya sevgili Ali İMAT’da “MUTLU ŞEHİR” e incileriyle mutlu olacağını belirtmiş oluyor. MUTLU ŞEHİR’in mutluluğunun devam etmesi için incilerin işlemesine bağlı olduğunu belirtirken incilerin de inciliğini gösterecek olanların bizler olduğunu, Osmaniye’de yaşayan insanların elinde olduğunu Osmaniyeliler bilmelidir. Osmaniye’mizi MUTLU ŞEHİR yapmak, Osmaniye’mizi “İNCİ ŞEHİR” yapmak için haydi Osmaniyeliler önce bizler inci olalım. Olamaz mıyız? Ne dersiniz?
Allah’a emanet olasınız.
Musa SERİN
Yorum Yazın